20 Şubat 2009 Cuma

Sorunlar ÜstÜste

0 yorum
Geç uyandım... Evimizde kendi ayrı bölümünde yaşayan annemi arayıp kahvaltıya çağırdım. "Canım istemiyor. Dinleneceğim ben," dedi ve teşekkür ederek dinlenmeye çekildi.

Kahvaltımı tek başıma yaparken, internette Netlog'a gireyim dedim. Sorun çıktı. Netlog'a, bazen yoğun kullanım trafiği yüzünden girilemediğini biliyordum.
Bu blogu yazarken, saat 00:45. Bu ana dek, kaç kez denedimse, bir türlü giremedim Netlog'a.
...
Arkadaşlarımdan biri aramış.
Onu arayıp konuştum. Her zaman neşeli olan arkadaşım, bu akşam, nedense sessiz ve durgundu. Nedenini anlayamadım. Netlog'a onun bağlantısıyla girilip girilemediğini denetlemesini istedim. Ne demek istediğimi anlamadı. Soğuk bir durum oldu. Sordum. "Her şey normal," diye yanıtladı.
...
Yapacak birçok iş bulabilirdim bugün. Ama, Netlog'a takılıydı kafam. Yeğenlerimden birini arayıp, Netlog'a girerek, denetleme yapmasını düşündüm. Evde yoktu.
İnternet ortamında, Netlog'da sorun olduğu bildiriliyor mu acaba diye düşündüm. Araştırdım. Bir bilgi edinemedim.
Netlog kapalıyken http://tr.facebook.com
adresinden girildiğini öğrendim. Bu da bir işe yaramadı...

"Bugün Ne Yaptım?" Başıma gelenleri içeren notlar almak ve bunları yayımlamak geldi bugün içimden. Blogspot.com'dan "BugünNeYaptım?" adıyla bir blog adresi aldım. Onu kurmaya yeltendim.
Aldığım blogun temasını, yapısını kendime göre düzenlemek için, uygun bir Template yüklemeyi denemek istediğimde, BlogSpot "Hata" verdi. Bu hata, gece yarısı düzeldi. Zaman zaman bu sorunla karşılaşıyordum zaten BlogSpot'ta. Blog adresim için kendim bir Logo hazırladım. Logoyu yüklerken yine "Hata" sorunuyla karşılaştım.

Bazı zamanlar, bakım yapılıyor BlogSpot'ta... Bakımla ilgili şöyle bir duyuru oluyor, BlogYazmaEkranında: "Planlanmış hizmet dışı kalma saati: 4:00PM PST. Daha fazla bilgi edinin."
...
Şimdi saat, 00:55.
Bilgisayarımda ya da bloglarımdan birinde, o an için anlaşılması ve çözümü güç sorunlarla karşılaştığımda, iyice karışmış olan kafamı dinlendirmek için, kitaplığımdan herhangi bir kitap alırım. Ön ve arka kapaklarına bakarım bir süre. Sonra kitabın arka kapağındaki tanııtm yazısını okurum. Kapaktaki yazı ilgimi çekerse, yazarın yaşamöyküsünü okurum. Kitabın "İçindekiler" bölümünü gözden geçiririm...
Şimdi yine öyle yapıyorum...

Bilge Karasu'nun Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı adlı kitabı var elimde. Metis Edebiyat Dizisinde 1991'de yayımlanmış olan bu kitap 1971 Sait Faik Armağanı'yla ödüllendirilmiş.

Arka kapaktaki tanıtım yazısında bakın ne diyor: "Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı'nda baskı, bir dış etken, insan eliyle oluşturulduğu ne denli bilinse de bir tür kıran gibi ortaya çıkar. Bizans'ta "resim-kırıcılık" diye adlandırılan baskı dönemi başlatılırken genç keşiş Andronikos'un kendi kendine sorduğu soru şudur: Birey olarak bu baskı karşısında , benimsediğim, ama bana zorla benimsetilmek istenen bu yeni inanç karşısında ne yapmalıyım?
İnsan içerikleri, toplumdan topluma, dönemden döneme, çağdan çağa değişebiliyor. ..."
Tanıtım yazısı bu kadar değil. Birkaç paragraf daha var; ancak, buraya kadar okuduklarım bana yetiyor şimdilik.
...
Blogumda yapmak istediğim düzenlemeleri, sonunda gerçekleştirdim. Ancak Netlog'a erişememe sorunu sürüyor. Şaşırdım bu işe... Bunca sorunun üst üste gelmesine de çok şaşırdım.

Yarın bir konsere çağrılıyım. Arkadaşımın arkadaşı 4 bilet almış. Önemli bir grubun konseri...
Birkaç gün önce yeni bir arkadaşla tanıştım. Birçok yönüyle beğendiydim kendisini. O da olacak bu konsere gelecekler arasında; zaten biletleri de o almıştı. Özellikle gelmemi istemişti konsere.
...
Sıkıntı var. Baskısı da var bu çağrının üzerimde şimdi. Sürdürüyorum kaldığım yerden, biraz önce elime aldığım Karasu kitabının tanıtım yazısını okumayı. "Bunların taşıdığı değerin saltık değil, göreli olduğu, 'Ada' ve 'Tepe' öykülerinden oluşan Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı'nda sürekli olarak altı çizilen bir düşünce.
'Dutlar'sa Bizans'taki baskı ortamının çağdaş zaman dilimi içinde, iki ayrı zaman noktasında yeniden öykülenişi. 'Ada' ve 'Tepe'nin yazarı olarak Karasu'nun, dolaylı-dolaysız yoldan tanıklık ettiği bu yeni baskı dönemi sonunda, inanç konusunda bir karara varması, kendi öykülerini de karara bağlayışının öyküsü." Bu tanıtım yazısını Ülker Gökberk yazmış. Gökberk'e ilişkin bir bilgi yok kitabın herhangi bir yerinde...
...
Netlog'daki sorun sürüp gidiyor. Aziz Nesin'in aynı adlı kitabındaki öyküsü gelir aklıma böyle zamanlarda: "Du'Bakalı N'olcek?".
...
Üstteki son sözümü yazıp BlogYazma ekranından ayrılacakken şu ileti beliriyor sağ köşede:

Blogunuzdan para kazanın. Google AdSense'deki ilgili reklamlarla blogunuzdan kazanç sağlayın.

...
Saat: 02:55. Netlog'a girme sorunu sürüyor. Gece yarısı, yallaşık 3 saat önce başlattığım bloguma, ABD'den 1, Avustralya'dan 1 ve Endonezya'dan 1 olmak üzere 3 YabancıKonuk uğramış. Tuhaf!

Saat: 03:47. Netlog'a girme sorunu sürüyor. Şu anda BugünNeYaptım adlı bu blogumda Online 4 Yabancı var. Blogun dili Türkçe. Çok tuhaf! Sevindirici...

15 Şubat 2009 Pazar

15'inciSayfa | De Ki!

0 yorum
14 Şubat'tı dün. Sevgililer Günüydü. Âşıklar Bayramıydı da denebilir bir bakıma...
Düşler, Gerçekliğe oranla daha yatkın duruyor, umulan yaşama...
Dünya çoğu yerde, Valentine's Day diye anıyor bu günü. Kutsanmış bir gün bu. Aziz Valentine kutsamış demek ki bu günü... Her dilde vardır bir karşılığı bu günün adının.
Evet, Türkçede 'Âşıklar Bayramı' denebilirdi. Büyük olasılıkla günün adı, bazı dillerde, böylesi sapmalara, anlam kaydırmalarına yol açmıştır.

Kutlu olsun geçmiş bayramınız ey sevgililer!


Followers

 

AydaBirŞey. Copyright 2008 All Rights Reserved Revolution Two Church theme by Brian Gardner Converted into Blogger Template by Bloganol dot com